30 Aralık 2011 Cuma

Mavi Kuş


yağmur olup döküleyim saçlarına
süzüleyim her bir telinde ayrı ayrı

şimdi çağlasam kim tutar beni
oluk olup aksam yüreğine gözlerinden.

senden başka ne tutar beni
başka ne kurtarabilir bu ruhu.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Majezik

hala içindeki çocuk gibi bakıyorsun bu boktan dünyaya ve bana
galiba da değişmeyecek yediğimiz balık ekmeğin tadı.
bir majezik arayışıydı seni sahiplendiğim an.
fotoğraf albümüne bakar gibi şimdi zaman, dondurulmuş.
şimdi mercimeği fırına versek, çözülüp hayat bulur mu, yeni bir yaşam ?


20 Aralık 2011 Salı

Hüsnü Arkan - Birsen Tezer ( HOŞ GELDİN )






Hüsnü Arkan - Solo (2011)
Söz-müzik : Hüsnü Arkan

Konuk Sanatçı : Birsen Tezer


Hoş Geldin

Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgâr
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç kaldın efendim, ben sana erken
Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken
Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin
Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim.

18 Aralık 2011 Pazar

Bir Ölümün Anatomisi

ölüm, soğuk bir asfaltta karşıladı onu
çığlıklı ve ihtişamlı bir selamlaşmaidi onların ki
olay mahallinde, sadece ikisi vardı

uzlaşmaları çok uzun sürmemişti.
kısa ömürlü bir hayatın
kurgulanmış son sahnesiydi, yaşananlar.

gerekçeli kararı okuyan doktor
yanan bir çok mumun alevini söndürdü
o an ateş düştü ana ocağına.

sonra suyla buluştu cansız bedeni
soğuk bir odada.

beyazlara büründü birden
duvağı bembeyaz olan kız.

varlık ile yokluk arasında geçti önümüzden
yeşile boyanmış bir tabutun içinde.

yanmış yürekler kenti, Uşak seçilmişti.

toprak sardı her bir yanını, körpe bedenin

ve ölüm, mesaisinin son saatlerindeydi.





17 Aralık 2011 Cumartesi


pişmanlığım, yadsıdığım gerçekliğindir.
olduğun yerde mağrurca beklediğini görmezlikten gelmek
bardağımı taşıran son damlaydı.
huzura ermek için elimde kalan son çareyi düşünüyorum
korkuyorum. alıştım yaşamaya çünkü.
siyaha bürünmüş bir yazma görüyorum
hayır!  istekliyim, zorunlu tutulmuş bu duruma
sadece şu anki gerçekliğimden ve duygularımdan arınmak istiyorum,
göz yaşlarında.



Hilmar >Örn Hillmarrson

5 Aralık 2011 Pazartesi

Hörgüç


duymalı insanoğlu;
vakti geldiğinde,
içinden gelen sesi.
çünkü o; yadsıyamadığı gerçek olan duygudur.

gündüz ve ardına gelen gece;
bir ömre sığdırabildiğimiz,
tüm serzenişler ve mutluluklar;
bulutsuz ovada açacak Güneş'e, umutlarını taşır.
yürekteki hörgüçlerde.




Hilmar Örn Hilmarsson & Sigur Rós - Colours

19 Kasım 2011 Cumartesi

Arayış

körlüğün zifirinde yürüyorum.
tanrımın bana çizdiği yol değil bu
hiç tanıdık gelmiyor çünkü

inanmışım kader yolumda olmadığına.
kaderi arkamda bırakıp 
bilmediğim yollara sapıyorum.

çok oldu sapalı ben bu yoldan
kesişmemişti de kaderlerimiz senle
yoldan ayrılmaktan başka yol yok.

kör bir hissiyat ile adımlıyorum şimdi yolları
yanına geliyorum
kaderine dahil olmaya.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Katapult

gerilmiş her yanım, tıpkı bir katapult gibi
var biraz daha ruhumun zamana ihtiyacı
girdiği bu bedenden fırlamak için.

bıçaklanacak elbet ruhun bağları bir gün
ve terk edecek sesler bedeni
dostların ise bütün ayinleri, ayrılığa atfen yapılan bir düğün.

8 Kasım 2011 Salı

Leyla İle Mecnun

Bu neyin kafası arkadaş ?
Leyla ile Mecnun'da yaşanan kafa alışmadığımız bir kafa. Bu yüzden sanırsam, bizi içine alıp oradan oraya götürürken hem güldürüp hemde ağlatacak pozisyona oturtuyor. Oyuncu kadrosundaki rotasyonu dahi yumuşacık sindirdik.(arda'nın yokluğu belli ama ona da alışacağız gibi) Tüm olanlara, gerek Onur ÜNLÜ'nün gözlüğünden bakmak gerekse Burak AKSAK'ın kaleminden çıkanları duymak, bize her şeyin rutininde ilerlediğine inandırıyor.

aksakallı dede'ye söyletilen ise:


Gidenler bizden hep bir parça götürürler. 
  O parçanın yerinde de derin izler kalır.
  Herkesin bir yara izi vardır,
  İnsanlardan gizlemeye çalıştığı, 
  Saklamak için çok uğraştığı bir yara izi.
  Herkesin bir yara izi vardır, 
  Kimseye dokundurmayacak kadar güzel olan, 
  Baktıkça nefes alabiliyor olmanın kıymetini anlamanı sağlayacak 
  Bir yara izi.
  Bu izlerle yaşamaya alışırsın. 
  Bir sabah belki gün doğarken baktığında dışarı, 
  Yaşamayı yeniden sevebilirsin 
  Ve bir gün elbet birileri o yara izlerine dokunur. 


 Acın da biraz olsun hafiflemeye başlar.

                         
                                                            BURAK AKSAK  

4 Kasım 2011 Cuma

Aşk Nöbeti


aşk nöbetlerimde;
uslanmaz bir cahil cesaretine sahip,
mazoşizme meyilli bir mahluk,
nasırlaşmış bir yalnızlığın ortasında
ağırlığınca acı ve keder ile göçen gecede
hızlı koşan bir at oluyorum,
kendi sessizliğimde




Eleni Karaindrou - Ulysses Gaze

23 Ekim 2011 Pazar

Siyah Işık

doğum günü kutlamalarından pek hazzetmem.
birinin doğum gününe katılıp
olanlara uzaktan seyirci kalmam, içten bile değil.
değil ki, onlar bana yabancı
ben onlara yabancıyım.
ne sevinmeleri, ne de kahkahaları
anlam kazanmıyor ki gönül nezdinde.

peki neden üflersiniz muma ?
neden söndürürsünüz yeni bir yaşın alevini ?
niçin yakmayız yeni bir yaşa mum ?
ne mecburiyetimiz var karanlıkla başlamaya ?

yakalım tüm mumları yeni bir yaş için
doğmamış bir zamanın içinde yolumuzu bulmak için
hayata gark olmak için.

15 Ekim 2011 Cumartesi

A Moment


hiçkimsenin duymadığı bir şarkıya eşlik ediyordu iki çift göz,
tek bir kişi.
dumanlar yükseliyordu dudaklardan
ve kadehler birbiri ardına düşüyordu masaya.
ben, yıldız tozlarını topluyordum kirpik uçlarından
sen, kırışan çehrelerimi onarıyor-dun avuç içlerinde
Bak !
ayın üzerinde serili bedenlerimiz,
güneş patlıyor o an .
yanımızdan geçiyor nötrinolar.

ellerim bedenine sarılı
kulaklarımda kanun tınıları
ritmi olmayan bir dansı icra ediyoruz.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

İmaj Hiçbir Şeydir Susuzluk Her Şey

Hatırlarsınız sprite reklamlarının sloganını; ‘  İmaj Hiçbir Şeydir Susuzluk Her Şey ‘.
Slogan ne kadar başarılı oldu sprite için bilmem ama bugün imajımızın çok daha önemli olduğunu her birimiz iyi biliyoruz.

Karakterimiz veya kişiliğimiz de diyebilirsiniz bu anlatacağıma. Zayıf ve güçlü yönleri karakterimizin,
bireysel anlamdaki varlığımızın en büyük kanıtıdırlar.
Buradan hareketle toplumdaki odalardan birine girip, sosyalleşip, yaşamda bir yer ediniriz.
Sorgulamayız, irdeleme zahmetine bile katlanmayız bizi var eden bu yönleri.
Hafiften kokusu gelir ama burnumuza bu yönlerin, ondan sonra başlar panayır ve sahneye çıkarız.
Toplumun içine gireriz yani.

Korkularımız vardır nefes alırken, hele ki zayıflıklarımızın keşfinin gerçekleşecek olması korkusu
bizi bizden alıp, olmasını istediğimiz yalancı bir karaktere büründürür.
İmaj her şeydir arkadaş, ailenden, eşinden, dostundan, sevgilinden dahi daha ön plandadır.
Maskenin altında kalan yüzünün her fark edilmeyişinde içini zafer sevincinden ziyade
yakalanma korkusundan mütevellit,
 paranoya hissi kaplar ve kendini kendine acırken bulursun.
Burkulur yüreğin, hüzün dökülür maskelediğin maskenin göz deliklerinden.

Yıkıp duvarları kabullenmek varken zayıflıklarımızı,
maskeyi her taktığımızda duvara bir tuğla koyduğumuz gerçeğini yadsıyamam.
Yansıtmak istediğimiz imaj uğruna ruhumuzu kirlettik, karşımızdakini kaybettik.

31 Temmuz 2011 Pazar

Zenginsin Kardeşim

“Zenginsin kardeşim. Kim ne derse desin, çektiğin nefese ortak olanlardan daha çok oyuncakların var.”

Yazın ortasında top oynamaktan  leş gibi ter kokusu sarmıştı her yanımı. Bende de vardı bir tutatm bu kokudan, bi tuttam diyorum çünkü sokağa cıkmadan annem leğende çimdirip yollamıştı yatağa beni ama ben sokağa kaçıp top oynadım. Eve de gidemiyorum korkumdan. Plastik terlik canımı çok  yakıyor be kardeşim. Babamı bekliyecem diyorum, Alamancı tek kullanımlık takım arkadaşıma. İsmi ‘ CENK ’ ti, sarışın, şişman oğlanın biriydi. Cenk nasıl bir isim arkadaş, geçen yaz da vardı bundan bitane, o da ‘ BERTUĞ CAN’ dı. İnadına mı buluyonuz beni  arkadaş. Cenk sordu:  baban her gün eve sana çikolata alıp geliyormu diye. Hayır dedim, iki kilo mandalina ile gelirdi kışın, yazın ise arada karpuz alıp bana taşıtırdı mutfağa kadar. Geçen sene, okuldan teşekkür belgesi vermişlerdi, aferin deyip ertesi gün oyuncak araba almıştı, uzaktan kumandalıydı ama kumandanın kablosu arabaya bağlıydı ve ben arabanın peşinde helak oldum pili bitene kadar.  Bu sene alamadım teşekkür belgesini ama hiç birim yoktu karnede , yinede aferin deyip ertesi gün elinde, boyumun yarısı kadar olan bir kutu ile geldi. Oyuncak tren almıştı, onunda pili bitti yine. Ne varsa topta var deyip sıcağın anlında leş gibi kokana kadar top oynardım arkadaşlarımla. Eve gidince annemden şamarı yiyicem ama illet bir hastalık bu top arkadaş bırakamıyorum. Babam karpuzu yine bana taşıttı mutfağa kadar. Annem yemeği hazırlıyordu, dedem haberlere bakıp ‘ hiç insanlıktan nasibini almamış, bu hükümet ’ diyordu. Ablam, anneme yardım ederken bile söyleniyordu, annem gizlice günlüğünü okumuştu ablamın, sanırım ablam birini seviyordu.
Yemeğimizi yedikten sonra dedeme; ben topcu olucam dedim. Okulunu bitir, ne istersen olursun evladım dedi. 

5 Mayıs 2011 Perşembe

prova

Yaktık gemileri yeni bir doğum için.
Makaslanmış bir mazi,
Kanatlanıp uçuşa geçiyor karşımdan.
Hava serin. Elimde incir yaprağı sıramı bekliyorum.
Sıra bana geldiğinde prosedür işlemeye başlayacak...

Şöyle olacak bak her şey;
Toprağa gömdüler seni, planlı bir doğum için
Yatıyorsun kabristanında, zifirde.
Ayak uçlarından selamlayacak sabah güneşi seni
Dürtükleyecek üzerine sinmiş kokuları güneş

Sonra yağmur,
Yağmalı yağmur çürüyen tüm yanlarına
Akıtmalı cesedindeki tüm pisliği toprağa
arınmaya başlıyorsun bak

Katmanları bir karış olan kar,
Örtecek  üstünü.
Yalnızlığında sıcak tutacak kalbini.
Doğuma hazırlan şimdi, bekle baharı.


Ebemkuşağı
Tüm renkleriyle dokunuyor solmuş ruhuna
Renklerin her biri ise  ayrı bir cümbüş.
Bir tutam kırmızı  ve mavi  de benden.


Gelen bahar kokusuyla birlikte;
Barış oluyor ölümle
Doğuma hazırlanıyor ruhun.
Filizlenip, boy veriyorsun yeni yaşamına.


Güneşi doğurmalı baş ucundan şimdi.
Bir kadın olsun baş ucunda, seni bekleyen
Güneşle birlikte selamlasın seni

Ve prosedür tamamlansın.
Doğumun kutlu olsun...


Yann Tiersen - Comptine d'Un Autre Été

19 Nisan 2011 Salı

10 Nisan 2011 Pazar

Ak Pak Siyah

Şimdi kanlı kadehten içme vaktidir,
Siyaha evrildiğine inanan kuğu için.
Şimdi kirli dünyada zirveye oynamanın vaktidir.
Haydi
Puan toplamaya başla
yoksa, hiçliğin anlam kazanmaz.

7 Nisan 2011 Perşembe

Geğirmek

insanın insana ettiğini
bilmez insanoğlu

okşar seni önce
sonra neşterler sevgi bağını
bıyık altı kucaklar gövdeni

yüreğin biçare düşsede nefsine
çekmelisin içine zehri ki,
kusabilmeliesin insanlarını

sonra sifonu çek üstlerine
ve limonlu bir gazoz söyle,
geğir.


Cem Karaca - Ay Karanlık

3 Nisan 2011 Pazar

Birden Bütün


kırkıncı secdede de etsen dua
dönmez geri zaman.
kelebekler de dönemez artık kozalaklarına.

ondan dokuza geri say şimdi
kesilimiş yarıktan şerbetim akacak!

üzülüyorum bileklerimin tazeliğine          
babamın yere çömelişine                      
annemin kırışmış gözlerine                  
sevgilinin incinen umtlarına üzülüyorum  
kopan bilekliğine.                          

anlıyorum ki, şerbetli değilmişim ben de herkez gibi !

şimdi cebrail gelsin almaya beni
posta kutusu dolu olan tanrı'nın
huzuruna çıkarsın
sevgilerimi ileteyim kendisine
sonra götürsünler beni
ama ihramsız adımlayayım
cehennemin kapısını

/cehennemin kolluk kuvvetleri;
 siz iblisler!
 karşılayın beni
 karşılama töreni taktim eyleyin./

sonra sorsunlar ilk günahın hesabını,
zerrelerime ayırp birleştirken
zamanın sonsuzluğundan bahsetsinler
biten sevgilerden bahsetsinler
kıyamete kadar...

19 Mart 2011 Cumartesi

Geriden Gelerek
















geriye kalan;
Küçük bir resimdeki kolyenin silueti
beyaz bakan gözler,
beyaz kız çocuğunun, ışıldayan çehresi
Havası inmemiş mavi bir balon, zarif parmaklar
ve kafamda paralanmış cam bir bardak.

ileriye kalan;
Elde var bir hayat
hayatın içinde filizlenmiş nedametlerim
aşkı meşk ederek sabır ile olan imtihan
sevi ile yanıp tutuşan bir ruh
ve güneşli bir güne olan inanç.


Sabahat Akkiraz - Gemi

3 Şubat 2011 Perşembe

Armağan


Yaklaşırken Cem Karaca’nın yeniden doğum yıldönümü
Nazım’ın ve onun hoş sedalarıyla içeriye dolan huzur,
Soyulmuş portakallarım
Taştan oyulmuş fincanlarımın hepsi
Kendime armağanımdır.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Charles Bukowski - 1





   Bach - Violin &Oboe conc-01 Allegroı

    

Mondrian - Love, a Collision

Mondrian - Love, a Collision from NYSUfilms on Vimeo.


Yönetmen: Jesus Hernandez

Kubus

rüyadan uyanmak gibi
inatla intihara teşebbüs etmek gibi
bile bile lades demek gibi...


Photobucket


Moscow Is in the Telephone

30 Ocak 2011 Pazar

Çocuklar





Tanrı
henüz günah yazmaya başlamamışken
tüm çocuklara,
beyazdır gözleri
hepsinin.
Kanatları vardır
kelebek gibi.
Kaygı gütmeden uçarlar,
kar yağsın isterler
mahallenin yokuş olan sokağına.
Sadece oynamak ister onlar...

22 Ocak 2011 Cumartesi

Kuğ Gibi

izlersin uzaktan önce...
sesizce !
kıpırdaşan yüreğin daynmaz
onun çekiciliğine
biraz daha yaklaşırsın
artık girmişsindir çemberine
ve o ilk bakışma
gözlerin ilk teması
sen büyülenmişçesine bakarken ona
onun ürken bedeni
ama kabarmıştır tüyleri
zamanın tekerine çomak girmiştir
ne yapacağını bilemeden seyredersin dansını
dokunmak istersin
hissetmek istersin
yaklaşmak istersin
tüm cesaretini toplayıp
geliyorum dersin
ve gidersin dans etmeye...


Bülent Ortaçgil - Eylül akşamı

16 Ocak 2011 Pazar

Korkma

korkma,
korkuların yok heybemde
korkma heybemin büyüklüğünden
içinde sakladığım,
sen kokmaya başlayanlardır.

perdeye vuran,
sokak lambasının loş ışığı
seni hatırlatan
huzurlu bir andı.
belki de abidin'in çizmek istediği andı.









The Birdcage - Hurts Bad Enough
Web Analytics